Page 417 - Büyük İslam Akaidi
P. 417

BÜYÜK İSLAM AKAİDİ









                                                                                   409
                  Gerçekten bu âyetlerden de anlaşıldığı gibi; göklerde ve yerde insan ilminin
            keşfedip henüz insanlığın faydasına sunamadığı nice hazineler vardır ki, Allah
            bunları bilir, zamanı geldiğinde, dilediğini insanlığın faydasına sunar. İstediğini
            de kendi ilminde saklı tutar. 521


                  5- MAKÂM-I MAHMÛD
                  Makâm-ı Mahmûd: Övülmüş makâm demektir. İslam âlimlerinin
            çoğunluğuna göre, Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem’in kıyamet gününde
            (ahirette) sahip olacağı şefaat makâmıdır. Yahut “Livâ-ül hamd” denilen sancağın
            kendisine verileceği makâmdır. 522
                  Bu  konuda bir  âyet-i  kerime’de:  “(Ey Rasûlüm)  Gecenin bir  kısmında
            (uyan), sana mahsus bir ilave olarak gece namazı (teheccüd) kıl. Rabbinin
            (böylece) seni övülmüş bir makâma gönderip (orada oturtması) muhakkaktır”
            buyrulmaktadır. 523
                  NOT: “Asâ” kelimesi Arapça’da “belki, umulur ki” anlamına gelirken, burada
            Allah’a nisbet edildiğinden “muhakkak” diye tercüme edilir.
                  Makâm-ı Mahmûd; Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem’in
            ahirette ümmetine şefaat makâmıdır. Bu makâmda bütün halk sevgili
            peygamberimiz aleyhis-selam’ı (methedip) överler. 524
                  Fahri Kâinat Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem: “Bu ümmetime şefaat
            edeceğim makâmdır” buyurmuşlardır. 525

                  Makâm-ı Mahmûd: Herkesin hamd ile yücelteceği muazzam makâm
            demektir. Hamd’in gerçek anlamının dayanağı olan mutlak yakınlık makâmıdır.
            Yani hadis-i şeriflerde rivâyet edildiği üzere: “Livâü’l-hamd” altındaki büyük
            şefaat makâmıdır. 526











            521-Dini Kavramlar Sözlüğü, s. 396, Heyet.
            522-Kur’an-ı Hâkim ve Meâli Kerim, c. 2, s. 523/74.
            523-Feyzü’l-Furkan, İsrâ, 17/79, s. 303, Dipnot, 3.
            524-Tecrid-i Sarih Tercümesi, c. 11, s. 128.
            525-Tecrid-i Sarih Tercümesi, c. 2, s. 574.
            526-Elmalılı Tefsiri, c. 5, s. 354, Azim Dağıtım.
   412   413   414   415   416   417   418   419   420   421   422