Page 416 - Büyük İslam Akaidi
P. 416
BÜYÜK İSLAM AKAİDİ
408
c) Kur’an’ın levh-i mahfuz’da olduğunun belirtilmesi, onun hiçbir zaman
tahrif edilemeyeceğini (asla bozulup değiştirilemeyeceğini), her dönemde bütün
keyfî ilavelerden, çıkarmalardan ve lâfzî değişikliklerden korunacağını, bunun
için hem ezberlenerek hem de yazılarak tedbir alındığını ifade etmektedir. 517
Levh-i Mahfuz: Kur’an-ı Kerim’de şu adlarla da anılmaktadır: Kitâb,
kitâb-ı müeccel, kitâb-ı mâlum, kitâbı hafıyz, kitâb-ı meknûn ve ümmül kitâb’tır. 518
Levh-i mahfuz Yüce Allah’ın olmuş ve olacak her şeyi tespit ettiği bir
kitap ya da bilgi hazinesidir. Onun bilgisi bizim anladığımız manâda bir levhaya
veya tahtaya yazılmaktan münezzehtir (uzaktır). Fakat katındaki plânda, ezelî
bilgisinde her varlık ismiyle, ömrüyle ve diğer bütün davranışlarıyla mevcuttur.
Bu ilahi kitap bizim anladığımız manâda kalemle, mürekkeple yazılmış
bir kitap değil, kâinatın taslağıdır ki hadislerde bundan levh-i mahfuz diye söz
edilmektedir. Nitekim şu âyetler de bütün bilgi ve gerçeklerin levh-i mahfuz’da
kayıtlı olduğunu te’yid etmektedir: “Biz her şeyi bir kitapta (levh-i mahfuz’da)
sayıp yazmışızdır.” 519
Diğer bir âyet-i kerime’de ise: “Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır.
Onları ondan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir. O’nun ilmi
dışında bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi
bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.” 520
517-Muhammed Esed, c. 3, s. 1255.
518-Kur’an-ı Hakîm, c. 3, s. 1168.
519-Yâsin, 36/12.
520-En’am, 6/59.