Page 212 - Büyük İslam Akaidi
P. 212
BÜYÜK İSLAM AKAİDİ
204
Sadece işitme veya görmeye dayalı inanma olabileceği gibi, yaşayarak ve
gönülden duyarak inanma da olabilir. Nitekim İbrahim aleyhis-selam ölüleri nasıl
dirilttiğini göstermesini Allah Teâlâ’dan istemiş, âyette buyrulduğu gibi Yüce
Allah’ın “inanmadın mı?” sorusuna, “inandım, fakat (gözümle de görerek) kalbim
32
tam yatışsın diye…” cevabını vermiştir. Burada, onun imanının dirilmeyi
gözle görünce daha da kuvvetlendirdiği ve böylece imanının kemâlinde bir artış
33
olduğu kesindir. İmanın tesirinden kalbin derinliklerine farklı seviyelerde nüfuz
edebileceği ve böylece de artma ve eksilme gösterebileceği âyet-i kerime ve hadis-i
şeriflerde işaret buyrulmuştur. Bir âyet-i kerime’de “Mü’minler ancak onlardır ki,
Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir (yürekleri titrer). Allah’ın âyetleri kendile-
34
rine okunduğu zaman bu onların imanını artırır…” buyrulmuştur.
Nitekim peygamberimiz aleyhis-selam ve Ebû Bekir (r.a.)’in imanları ile
herhangi bir mü’minin imanı bu açıdan (kuvvetlilik ve zayıflık bakımından) eşit
değildir. Çevremizdeki gördüğümüz mü’minlerin dini yaşantıları da imanlarının
eşit olmadığını bize göstermektedir. 35
F) İMANIN HAKİKATİ
Peygamberimiz Hz. Muhammed aleyhis-selam’ın Allah Teâlâ tarafından
haber verdiği tevâtüren (kesin olarak) bilinen şeyleri, kendi isteği ile ve tam
bir itaat ve teslimiyetle kalben tasdik ve Peygamberimiz aleyhis-selam’ın
doğruluğunu kabul ve itiraf etmesidir. Kalbinde böyle bir tasdik (kabul) itirafı
var olanlar mü’mindir. İslam âlimlerinin çoğunluğunun (İmam-ı A’zam, İmam-ı
Mâturidî ve İmam-ı Eş’arî’nin Allah’ın sonsuz rahmeti üzerlerine olsun) görüşleri
de böyledir. 36
32-el-Bakara, 2/260.
33-Ali el Kârî, Şerhu’l-Fıkhi’l-Ekber, s. 159.
34-Enfal, 8/2.
35-İslam Akâidi, s. 68, Prof. Dr. Mehmet Bulut.
36-Fetâvâyı Bezzâziye, c. 1, s. 195, İmam Kerderî; Ahmed Hamdi Akseki, a.g.e., s. 56.