Page 213 - Büyük İslam Akaidi
P. 213
BÜYÜK İSLAM AKAİDİ
205
G) İMANIN SAHİH ve MAKBUL OLMASININ ŞARTLARI
1) İman ümitsizlik halinde olmamalıdır. Hayatı boyunca inanmamış olan
bir insanın yaşamaktan ümidini kestiği, son nefeslerinde uğrayacağı azabı görüp
ve ondan sonra iman etmeye kalkarsa, onun imanı geçerli değildir, kendisine de
bir faydası yoktur. Firavun’un imanı gibi. 37
İbn-i Âbidîn bu konuda “Hak mezhepelere göre, ölüm döşeğinde can
çekiştiren kâfirin imanı ile kendilerini yok edecek azabı gördüklerinde iman eden
38
kâfirlerin imanı fayda vermez” hükmünü kaydediyor. Kur’an-ı Kerim’de de bu
husus açıklanmıştır. 39
2) Kişinin imanı kendi hür iradesi ve arzusuyla olmalıdır. Asla baskı, tehdit
veya dünya hayatından ümit kesme (ye’s) gibi sebeplerle olmamalıdır.
3) Mü’min, iman esaslarından veya İslam’ın açık ve kesin olan
hükümlerinden birini veya bir âyet-i kerime’yi yalanlasa, inkâr etse, alaya alsa,
beğenmese yahut (hâşâ) Allah’a, Peygambere, İslam’a, imana, Kur’an’a, (hak olan)
mezhebe ve dinimizce mukaddes (kutsal) varlıklara (hür iradesiyle) küfretse
(sövse), (neûzübillah=Allah’a sığınırız) imandan çıkar ve kâfir olur. Mü’min,
40
imanın bütünlüğünü daima korumalıdır. İman bir bütün olduğu için inanılması
gereken bir esası inkâr etmek, bütün dini inkâr etmek anlamına gelir. Mesela bir
41
kimse, ben Hz. Muhammed aleyhis-selam’dan başka bütün peygamberlere inanır
ve tasdik ederim derse kâfir olur. Böyle bir iman asla kabul edilmez. 42
37-Yunus, 10/90-91.
38-İbn Âbid, R. Muhtar ala’d-Durri’l Muhtar, c. 9, s. 24.
39-Mü’min, 40/84-85.
40-El-Fetava-Hindiyye, c. 2, s. 266, Şeyh Nizamüddin ve bir ilmî heyet, Beyrut, 1400; Şer-hü’ş-Şifâ, Aliyyü’l-
Kârî, c. 2, s. 525, İstanbul, 1309.
41-Nisâ, 4/150-151.
42-Emanet ve Ehliyet, c. 1, s. 73, Yusuf Kerimoğlu.