Page 210 - Büyük İslam Akaidi
P. 210
BÜYÜK İSLAM AKAİDİ
202
b) Zekât ve sadaka gibi başkalarına yararı olan amellerdir. 24
Ehl-i Sünnet inancına göre ameller imanın ayrılmaz bir parçası değildir.
Yani kişi, amel eksikliğinden dolayı işlediği günahı helal ve önemsiz saymadıkça,
Allah’tan da af ümidini kesmedikçe imandan çıkmaz ve kâfir olmaz. Belki âsi ve
günâhkar olur. Allah Teâlâ dilerse onu affeder, şefaat olunmasına izin verir veya
25
cezalandırır.
Bu konuda İmam-ı A’zam (r.a.) şöyle buyurmuştur: “Amel imandan ayrı,
iman da amelden ayrı şeylerdir. Bir mü’minden çoğu zaman amelin kalkması
bunun delilidir. Fakat o halde iken kendisinden «iman kalktı» diye söylenemez.
Mesela Allah Teâlâ hayız ve nifas halindeki bir kadından namaz ve orucu
kaldırmıştır. O hallerde iken namazlarını kılamaz, orucu ise sonra kaza eder.
Fakat böyle kimselerden Allah Teâlâ imanı kaldırdı demek doğru olmaz. Bu
durumdaki kadına «orucu tutma, kaza et» denildiği halde, imanı bırak kaza et
denilmez. Çünkü imanı terk etmek küfürdür (dinden çıkarır). 26
Aynı şekilde «fakirin zekâtı yoktur» denildiği halde, imanı yoktur dahi
denilmez. O halde iman ve amel ayrı şeylerdir. 27
Bunu bir örnekle açıklayalım: Günde beş vakit namaz kılmak mü’minlere
farzdır, yani Allah’ın emridir. Namazın farz olduğuna inandığı halde, tembelliği
yüzünden onu kılmayan kimse dinden çıkmış olmaz. Ancak Allah’ın emrine
uymadığı için günahkâr olur.
Amel, imanın bir parçası değildir. Ama iman ile amel arasında çok sıkı bir
bağ vardır. Allah Teâlâ ancak kuvveli bir imana, güzel bir ahlaka ve ihlâsla, salih
amellere devam eden müttakî kullarından razı olur.
Hiç şüphe yok ki ibadet, Allah ve Rasûlünün emir ve yasaklarına göre
hayat yaşamak daha kâmil bir insanın göstergesidir. Sadece «inandım» demek
asla yeterli değildir. Kalpteki iman ışığının sönmemesi için, ibadetleri vaktinde
ve bilerek yapmak, helâl ve harama dikkat etmek imanı kuvvetlendirip ahlâkı
güzelleştirir. Kişiyi nefis ve şeytanın tuzağına düşürmez. Böyle bir mü’minin
kazancı bereketli, gönlü hep huzurlu olur. Ama kulluk vazifelerini yapmayanlar,
zamanla zayıflayan imanlarını hayatlarının sonuna kadar koruyamama tehlikesi
ile karşı karşıya kalabilirler. Bu ise mü’min için en büyük bir tehlike ve çok büyük
bir kayıptır. 28
24-Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, c. 8, s. 6079.
25-Yusuf, 12/8.
26-Prof. Dr. H. Döndüren, a.g.e., s. 102.
27-İmam-ı A’zam Ebû Hanife, el-Vasiyye, s. 87.
28-İslam İlmihali, s. 40, Lütfi Şentürk, S. Fidan.