Page 211 - Büyük İslam Akaidi
P. 211
BÜYÜK İSLAM AKAİDİ
203
Eskiden beri İslam âlimleri kâmil bir imanı tarif ederken şöyle demişlerdir:
“İman; kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve uzuvlarla amel etmektir.” Bu tarif iman
esasları ile İslam’ın şartlarını birleştirmiştir. 29
D) TAKLÎDÎ ve TAHKÎKÎ (İSTİDLÂLÎ) İMAN
a) Taklîdî İman: Delillere dayanmayan, sadece yaşadığı çevrenin telkini ile
meydana gelen ve adeta kişinin İslam toplumunda büyümüş olmasının bir sonucu
olarak oluşan imandır. Ehl-i sünnet âlimlerinin büyük çoğunluğuna göre bu tür
iman geçerli olmakla beraber, kişi imanı aklî ve dinî delillerle güçlendirmezse
sorumlu olur. Çünkü Taklîdî iman, inkârcı ve sapık kişilerin ileri süreceği
itirazlarla sarsıntıya uğrayabilir. 30
b) Tahkîkî (İstidlâli) İman: Delillere, bilgiye, iyice araştırma ve kavramaya
dayalı olan imandır. Aslolan her Müslüman’ın tahkîkî imana sahip olmasıdır.
Neye, niçin ve nasıl inandığının bilincini taşımış olmasıdır. 31
E) İMANIN ARTMASI ve EKSİLMESİ
İman, inanılması gereken iman esasları açısından artmaz ve eksilmez. Bir
kimse inanılması gereken esasların hepsine inanıp tasdik etmedikçe, iman etmiş
sayılmaz. Bu konuda âlimle cahil, kadınla erkek arasında bir fark yoktur. İman,
tasdik bakımından artmaz ve eksilmez. Ancak kuvvetli ve zayıf olması anlamında
artma ve eksilme olur. Çünkü kiminin imanı güçlü, kiminin ki zayıf olabilir.
29-Prof. Dr. Bekir Topaloğlu, İslam’da İnanç Esasları, s. 36.
30-Kelam Terimleri Sözlüğü, s. 302, Prof. Dr. B. Topaloğlu; Diyanet İlmihali, c. 1, s. 71-72, Heyet.
31-Diyanet İlmihali, c. 1, s. 72, Heyet.