Page 207 - Büyük İslam Akaidi
P. 207
BÜYÜK İSLAM AKAİDİ
199
“Ben şahitlik ederim ki Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. Yine şahitlik
ederim ki Muhammed (s.a.v.) O’nun kulu ve elçisidir.”
Bu Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şahadet’in anlamları İslam dininin
inanç esaslarını kapsayacak kadar geniştir. Bunlardan birinin anlamını bilerek
veya kalbiyle de tasdik ederek söyleyen kişi, bir önceki dini ve inancı ne olursa
olsun iman etmiş ve İslam’la şereflenmiş olur. “Lâ ilâhe illallah” demek, kendisi
hep var olup zatında, sıfatında, fiillerinde ve kendisine ibadet edilmesinde bir
tek olup hiçbir şeye benzemeyen ve ihtiyacı olmayan ebedî ve ezelî bir Allah’ın
varlığını tasdik etmek demektir. Allah tarafından gönderilen her şeyin hak
(gerçek, doğru) olduğuna içtenlikle inanmaktır. “Muhammedün-Resûlullah”
cümlesinde bütün peygamberlere, meleklere, semâvî kitaplara, ahiret gününe ve
ahretteki olacaklara, kaza ve kadere iman dâhildir. O’nun peygamberliğine ve
17
bildirdiklerinin doğruluğuna inanıp kabul ve tasdik etmektir. Sevgili Peygambe-
rimiz Hz. Muhammed aleyhis-selam şöyle buyurmuştur: “Allah’tan başka hiçbir
ilah olmadığına ve Muhammed’in O’nun kulu ve rasülü (elçisi) olduğuna inanıp
kalbiyle de tasdik eden hiçbir kimse yoktur ki, Allah onu cehenneme haram
kılmasın.” 18
Mü’min sayılabilmek için icmâlî iman yeterli olmakla beraber, İslam’ın
diğer hükümlerini ve inanılması gerekli olan şeylerin her birini kişinin teker teker
öğrenmesi mutlaka gerekli ve zorunludur. 19
İcmâlî iman’a Sâbit’in oğlu Amr (r.a.)’ı örnek verebiliriz. Uhud Savaşı’nda
peygamberimiz aleyhis-selam’a silahlı ve müşrik olarak gelip iman ederek savaşıp
şehit oluyor. Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem hiç namaz kılmadan,
oruç tutmadan cennete giden bu şehit sahabe için: “Az çalıştı, çok kazandı”
buyurmuşlardı. 20
17-Bkz. Fazla bilgi için, İslam Dini, s. 101, Ahmet H. Akseki; İslam İlmihali, s. 39, Lütfi Şentürk, S. Yazıcı.
18-Buhârî, Kitabu’l İlim, 126.
19-Diyanet İlmihali, c. 1, s. 71, Heyet.
20-Buharî, Cihad, 13, Müslim, İmare, 144; R. Salihin, c. 6, s. 53; DİA, c. 3, s. 90; İbn Hacer, el-İsâbe, 4/608.