Page 409 - Büyük İslam Akaidi
P. 409

BÜYÜK İSLAM AKAİDİ








                                     ُ  َ    ْ  َ َ ْ                              401
                                    لاجرsبيغلا
                                         ِ ِ
                  RİCÂLÜ’L-ĞAYB(                           )
                  “Erkek kişi, adam” anlamına gelen recül kelimesinin çoğulu olan
            ricâl ile “duyular ötesi” anlamındaki gayb kelimesinden oluşan bir terkiptir.
            “Halk tarafından tanınmayan fakat gizli hakikatlere vâkıf olup olayları
            yönlendirdiklerine ve insanları etkilediklerine inanılan kişiler” diye tanımlanır.
            Kısacası, “bilinmeyen Allah adamları” manâsına gelen ricâlü’l-gayb’a Ricâlullah
            da denir. Ricâlü’l-gayb Kur’an-ı Kerim’de yer almaz, hadislerde “abdal” kelimesi
            geçiyorsa da terim anlamındaki manâya gelmesi şüphelidir. 485
                  Ricâlü’l-gayb hiyerarşisinde (rütbe ve mevkî sıralamasında) “KUTBU’L-
            AKTÂB” bütün ricâlin başı ve imamıdır. Kâinatta tasarruf yetkisine sahip en
            büyük ve tek merci kabul edilir. Diğerleri ise, onun emrinde çalışan; bakan ve
            valiler konumunda değerlendirilir. 486
                  Ricâlü’l-gayb ve o konumda kullanılan kutbu’l-aktâb anlayışını
            benimseyenlere göre: “Allah dünyanın cismanî düzenini sağlamaları için bazı
            insanların çeşitli görevler üstlenmesini takdir ettiği gibi, âlemdeki manevî ve
            ruhanî düzenin korunması, hayırların temini ve kötülüklerin giderilmesi için de
            sevdiği bazı kullarını görevlendirmiştir.

                  KUTUB: Velîler zümresinin başkanı, âlemin manevî yöneticisi olduğuna
            inanılan en büyük velîdir.  Buna(Müddessir, 74/31) âyetini delil getiriyorlar.
                                   487
            Hâlbuki “Rabbinin orduları”ndan maksat, cehennemdeki hizmetleri yerine
            getiren görevli meleklerdir. Gayb âleminden olan meleklerin sayılarını, güçlerini
            ve diğer  özelliklerini Allah’tan başka kimsenin bilemeyeceği anlatılmaktadır.
            Yani onların dediği gibi değildir.


















            485-Kelâm Terimleri Sözlüğü, s. 262, Prof. Dr. Bekir Topaloğlu-Prof. Dr. İlyas Çelebi, 2. Baskı, İstanbul.
            486-Kâmil Yılmaz, Ana Hatlarıyla Tasavvuf ve Tarikatlar, s. 315-316, İstanbul, 2000.
            487-Kelam Terimleri Sözlüğü, s. 262 ve 191.
   404   405   406   407   408   409   410   411   412   413   414