Page 334 - Büyük İslam Akaidi
P. 334
BÜYÜK İSLAM AKAİDİ
326
“(Resûlüm!) Şüphesiz sen, sevdiğini doğru yola (hidâyete) erdiremezsin.
Fakat Allah dilediğini (iyi niyet ve amellerine göre) doğru yola eriştirir. O, doğru
60
yola erişecek olanları en iyi bilendir.” Allah’ın hidâyeti; hidâyet isteyen kuluna
yardım etmesidir. Dalâleti de, küfürde ısrar edeni razı olduğu şeylere muvaffak
61
etmemesidir. Bu ise Allah’ın adaletinin gereğidir. Sağlam rivâyetlere göre pey-
gamberimiz aleyhis-selam, ölmek üzere olan amcası Ebû Tâlib’i İslam dinine
davet etmiş, ancak Ebû Tâlib kabul etmemiştir. Bundan dolayı çok üzülen Fahri
Kâinat Efendimiz aleyhis-selamı teselli etmek üzere bu âyet inmiştir. 62
Fahreddin Râzî, bu âyetin görünüşünde Ebû Tâlib’in küfrüne bir delil
olmadığını özellikle hatırlatmıştır. 63
İslam âlimlerinin çoğunluğuna göre bu âyet-i kerime (Kasas, 28/56) Ebû
Tâlib hakkında inmiştir. Bununla beraber Ebû Tâlib’in iman ettiğine dair bazı
rivâyetler de vardır. 64
İNSANIN HİDÂYETE ERMESİNDE EN ÖNEMLİ SEBEPLER
a) İnsanın Samimi Niyeti ve Gayreti
Kulun hidâyete ermesi daha çok kendi seçimidir. Bir âyet-i kerime’de
buyruluyor ki:
َ ّ ُ
ّٰ ُ ْ َ
َ ْ
ّٰ ْ ْ ُ ْ َ َ
ُ َ َ
ْ َ
ٌ
*يملعٍءييش كب لاو هبلقدي لاب نمؤي نمو
ِ
۪
ِ ِ
ِ ِ ِ
“…Ve her kim Allah’a yürekten inanırsa, Allah onun kalbini hidâyet
nurlarıyla aydınlatır. Ve hiç kuşkusuz Allah, her şeyi tam olarak bilmektedir.”
65
Âyetteki hidâyet “doğru yolda devamlılık” ve “mü’mine isabet eden âfet, belave
musîbetin Allah’ın izni ve takdiri ile olduğunu bilerek teselli olması ve kalbine
ferahlık verilmesi” anlamına da gelmektedir. Hadis-i şerifte de buyruldu ki: “…
mü’minin başına bir sıkıntı gelip sabretse bu onun hayrınadır.” Bu sebeple
67
mü’min, başına gelen kötü şeylere sabreder, isyan etmez, haline şükreder. Rabbine
daha çok dua edip ferahlar.
60-Kasas, 28/56.
61-Mehmet Bulut, a.g.e., s. 816; Ebû Hanife, el-Fıkhu’l-Ekber, s. 7 (Aliyyu’l-Kârî Şerhi ile).
62-Kur’an Yolu, c. 4, s. 236, Heyet; Buhari, Tevhîd, 31; Müslim, İman, 39, 41, 42; Nesaî, Cenaiz, 102.
63-Fahreddin Râzî, a.g.e., XXV, s. 3; Elmalılı, 6/237.
64-Ömer Nasûhi Bilmen Tefsiri, c. 5, s. 2614.
65-Teğabün, 64/11, Mahmut Kısa; Âl-i İmran, 3/20.
66-Râzî, a.g.e., c. 8, s. 219-220.
67-Müslim, Zühd, 64; Darimî, Rikak, 61.