Page 333 - Büyük İslam Akaidi
P. 333
BÜYÜK İSLAM AKAİDİ
325
O zamanlarda develer araplarca çok kıymetli olduğundan, hidâyete sebep
olmanın önemini bildirmek için böyle buyurmuştur.
Hidâyet kelimesi, Kur’an-ı Kerim’de yirmi dört anlamda kullanılmıştır.
Bunlardan bazıları şunlardır: İslam dini, Kur’an-ı Kerim, İman, Tevhîd, Sünnet,
İrşad, Muhammed aleyhis-selam’ın peygamberliği, İslam üzere ölmek, sevap ve
dua gibi… 56
EHL-İ SÜNNETİN HİDÂYET ve DALÂLET ANLAYIŞI (İNANCI)
Ehl-i sünnet âlimlerine göre hidâyet ve dalâleti yaratan Allah Teâlâ’dır.
Bunları hak edip kazanan ise insandır. Allah dilediğini dilediği gibi yapandır.
Allah’a hiçbir şey vâcip (mecbûrî) değildir. Kullarından dilediğine hidâyet verip
dilediğini korur. Bu Yüce Allah’ın bir lûtfu keremi’dir. Adaletinin gereği olarak
da dilediğinden yardımı keser ve dilediğini de saptırır. 57
Âyet-i Kerimelerde Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
َ
ّ ُ ْ ُ َ َ ُ ْ َ ْ َ َ
ّٰ
ط
... لضم نم هلاف لادي نمو
ِ
ِ
ِ
ٍ
“Allah kimi de doğru yola (hidâyete) iletirse, artık onu hiçbir saptıracak
yoktur.” 58
Diğer bir âyet-i kerime’de:
ُّ
َ
َ
ّٰ
َ
ُ َ ْ َ
ُ َ َّ
ْ َ ُ َ ْ َ
...ءاشي نم يديو ءاشي نم لضي لا نِاف َ
ِ
۪
“Allah dilediğini (amelinin gereği olarak) sapıklık içinde bırakır. Dilediğini
de doğru yola iletir” buyurmuştur. 59
56-R. İsfehânî, Müfredat, s. 538.
57-el-Akîdetü’t-Tahâviyye, s. 22, Ebû Cader et-Tahavî.
58-Zümer, 39/3.
59-Fâtır, 35/8.