Page 339 - Büyük İslam Akaidi
P. 339

BÜYÜK İSLAM AKAİDİ









                                                                                   331
                  “Size iki şey bıraktım, onlara sarıldığınız müddetçe asla sapıtmazsınız.
            Bunlar Allah’ın kitabı (Kur’an-ı Kerim) ve Allah’ın (son) elçisi Hz. Muhammed
            aleyhis-selam’ın sünnetidir.” 96
                  Dalâlet kelimesi, daha çok hidâyetin zıddı olarak “küfür ve inkârı kapsayan
            sapıklık” anlamında kullanılmış ve türevleriyle beraber 218 defa Kur’an-ı Kerim’de
            geçmiştir. 97

                  İNSANI DALÂLETE DÜŞÜREN HUSUSLAR
                  I- İSLAMI İYİCE BİLEN ve YAŞAYAN DİN ÂLİMLERİNİN
            AZLIĞI
                  Peygamberimiz aleyhis-selam, İslam âlimlerinden uzak olan milletlerin
            dalâlete düşeceklerine ümmetinin dikkatini çekmiştir. Peygamberlerin görevlerini
            üstlenen İslam âlimleri olmayınca, insanlar cahil olanları başlarına getirip
            onlardan bilmediklerini soracaklardır. O cahiller de ilimsizce (bilmeden) yanlış
            cevaplar (fetvâlar) vereceklerdir. Böylece hem yanlış cevabı verenler ve hem de bu
            cevabı  alıp uygulayanlar  sapıtacaklardır.  Allah Müslümanları bu  durumlara
                                               98
            düşmekten daima korusun, âmin.
                  İslam öncesi cahiliyet toplumundaki yürekleri yakan o acı tabloları görmek
            istemiyorsak o zaman; havaya, suya ve güneşe olan ihtiyacımız kadar huzur, barış
            ve kardeşlik dini olan İslam’a ve âlimlerine de o kadar çok muhtaç olduğumuzu
            asla unutmayalım.
                  İşte bunun için dini yaşayışın zayıfladığı dönemlerde insanların çoğuna
            uymak dalâlet sebebi olarak gösterilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz
            şöyle buyurmuştur: “Eğer yeryüzündeki (insanların) çoğuna (çoğunluğun İslam’a
            uymayan rey ve kararına) uyarsan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Onlar
            zandan başkasına uymazlar ve (bundan dolayı da) onlar yalandan başka söz de
            söylemezler.”
                  NOT: (Farzları, helal ve haramları tayin, tesbit ve uygulama da ilahi hükümler
            esas alınır. İlahi esaslara aykırı olan çoğunluğun verdiği hükümlere itibar edilmez). 99









            96-İmam Mâlik et Tâc, Terc., c. 1, s. 69-70, HNo: 72.
            97-M. F. Abdullah Bâkî, Mucem, “dll” Md.
            98-Buhari, İlim, 34, İ’tişâm, 7.
            99-En’am, 6/116, Feyzü’l-Furkan, s. 153, H. T. Feyizli.
   334   335   336   337   338   339   340   341   342   343   344