Page 328 - Büyük İslam Akaidi
P. 328
BÜYÜK İSLAM AKAİDİ
320
İslam’a göre peygamberimiz aleyhis-selam’dan başka “masum ve tartışılmaz”
bir otorite ve rehber yoktur. Hiçbir kimse ve hiçbir yapı, kendisini dinin mutlak
temsilcisi olarak göremez ve insanları kayıtsız şartsız itaat ve bağlılığa çağıramaz.
İslam’da mutlak itaat ve bağlılık, çerçevesi Kur’an ve sünnet tarafından
belirlenen ilkeler (esaslar) içindir. İslam’a göre hiçbir kişinin kendisini yanılmaz
bir otorite ve rehber olarak kabul etmesinin veya bağlıları tarafından böyle
görülmesinin bir geçerliliği (ve doğruluk payı) yoktur. Bu, Allah’ın kitabına ve
peygamberin sünnetine açıkça aykırıdır. Bu çerçevede bir kişinin özel, seçilmiş
ve yanılmaz olduğu, beyan ve öğretilerinin kutsiyet arz ettiği iddiası dinen (asla)
kabul edilemez. 38
(Ehl-i Sünnet) İnancımıza göre peygamberlerin dışındaki kimselerin
masumiyetleri (günahlardan korunmuş olmaları) söz konusu olmayıp, hata
yapmaları (ve günah işlemeleri) her zaman mümkündür. 39
Bu sebeple bazı iyi niyetli kişilerin “Benim Efendim, liderim ve kendisine
gönülden bağlı olduğum (izini takip ettiğim) zât, her şeyin doğrusunu bilir, hata
ve günah işlemez” demek ve böyle inanmak doğru değildir.
Kendilerine hüsnü zân beslenen zâtlar da Kur’an ve Sahih sünneti (İslam
ahkâmını) iyice bilip takvâca bir hayat yaşamalıdırlar. Kendilerine tabi olanları da
böylece yetiştirmelidirler. Ne mutlu böyle olanlara...
Büyük imamlarımızdan İmam Şafiî (Allah’ın sonsuz rahmeti üzerine
olsun) şöyle buyurmuştur: “Bir söz söylediğimiz zaman onu Allah’ın kitabı
(Kur’an-ı Kerim) ve Rasûlullah’ın (sahih) sünnetine arz ediniz. Eğer onlara
uyuyorsa kabul ediniz. Uymuyorsa reddediniz ve sözümüzü duvara çalınız.” 40
38-DİB, Din Şûrâsı Olağanüstü Toplantı Kararı 2 Mdd, Ribat Dergisi, Eylül, 2016, sayı 405, s. 15.
39-DİB, Din Şûrâsı Olağanüstü Toplantı Kararı 2 Mdd, Ribat Dergisi, Eylül, 2016, sayı 405, s. 15.
40-İbnü’l Kayyim, İ’lamu’l-Muvakkiin, c. 2, s. 361.