Page 324 - Büyük İslam Akaidi
P. 324

BÜYÜK İSLAM AKAİDİ









         316
                     B- Vefat etmiş peygamberlerin (aleyhimüs-selam) ve velîlerin (sâlihlerin)
               ruhlarıyla tevessül.
                     İbn Teymiyye (V. 728/1327) ve onun izinden giden âlimler, söz konusu
               tevessül çeşitlerini kabul etmeyip en azından bidat olduğunu ifade ederlerken;
               Takıyyüddîn es-Subkî (V. 756/1355) ve onun yolunu takip eden âlimler de bu iki
               tevessül çeşitlerini kabul ve tavsiye etmişlerdir.
                     Alsında, dîn-i hâlis/tevhîd titizliğini ileri sürerek tevessül meselesine
               mesafeli yaklaşan iyi niyetli bir mü’minin tepkiyle karşılanması nasıl uygun
               değil ise, nazarî (bakış) veya amelî (uygulamalı) bakımdan tevessülü benimseyen
               bir Müslüman’ın tenkit edilmesi de doğru değildir. Her iki taraf da meseleyi
               büyütmeden ve işi husumete dönüştürmeden birbirlerini müsamaha ile
               karşılamalıdırlar. Nitekim istiskâ (yağmur duasına çıkma) konusunda Salihlerle
               tevessülde bir beis yoktur görüşü ile Ahmed b. Hanbel’in (v. 241/855) yalnız
               (hâssaten) peygamber aleyhis-selam ile tevessül edilir sözü de önemli olup
               unutulmamalıdır. 25
                     Hz. Ömer’in (Allah ondan razı olsun) peygamberimizin amcası Abbas
               (Allah ondan razı olsun) ile tevessülü anlatılırken; Şevkânî’nin (v. 1250/1834) ifade
               ettiği gibi vesîle kılınan zâtın, aslında salih ameliyle veya Âlûsî’nin (v. 1270/1853)
               tabiriyle Allah’ın peygambere olan sevgisiyle tevessül edilmektedir. Tevessülün
               espirisi de burada saklı olmalıdır. Rivâyetleri bu konuyu açıklamaktadır.
               Peygamberler ve salih insanların Allah katındaki mertebeleriyle tevessül
               hususundaki ileri sürülen deliller karşılıklı olarak incelendiğinde bu tür vesilede
               de herhangi bir sakınca olmadığı söylenebilir.
                     Peygamber hayatta iken bir kimsenin affedilmesi ve isteğinin olması için
               O’nun duasını istemek manâsında bir tevessülün varlığı (meşruiyeti) ve böyle
               bir şefaatin olması uygun görülmüştür. Zaten ahirette ümmeti O’nun şefaatini
               isteyecektir ve O’da Rabbinin izni ile imanlı yaşayıp ölenlere şefaat edecektir.
               Ehl-i Sünnet’in inancı da böyledir. 26













               25-Vesîle ve Tevessül Hadislerinin Kaynak Değeri, s. 42, Prof. Dr. Zekeriya Güler.
               26-Buhari, Tefsir, 17/5; Müsned, c. 3, s. 500.
   319   320   321   322   323   324   325   326   327   328   329