Page 340 - Büyük İslam Akaidi
P. 340

BÜYÜK İSLAM AKAİDİ









         332
                     “Şüphesiz Rabbin, evet o, kendi yolundan sapanı pekiyi bildiği gibi, doğru
               yolda gidenleri de en iyi bilendir”  buyurmuştur.
                                           100
                     II- İNSANIN KENDİ NEFSİNİN KÖTÜ ARZU ve İSTEKLERİNE
               TABİİ OLUP İSLAM’DAN UZAKLAŞMASI
                        ْ َ  َ  ْ َ ٰ َ َ َ َ َ  ْ ٰ َ ّٰ ُ َّ َ َ َ َ ُ  ُ َ ٰ َ َ َّ  َ َ َ َ َ
                                                           ُ
                                                  ُ
                                                                              ْ َ
                     هبلقو هعس لع  تخو ملع لع لا هلضاو هياوه هلِاذتا نم تيارفا...
                                            ِ
                            ۪ ِ
                      ۪
                       ِ
                                                                        ِ
                                          ٍ
                                                                          ٰ َ
                                                             ً ٰ
                                                           ط َ
                                                                      َ َ َ َ َ َ
                                                         ...  ةواشغ هصب لع لعجو
                                                                  ِ ۪
                                                                    ِ
                     “(Ey Muhammed!) Hevâ ve hevesini kendine ilah edinen, Allah’ın (kendi
               katındaki) bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün
                                                                        101
               üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü?” buyrulmaktadır.  Bu âyet-i
               kerime’de de açıklandığı üzere insan kendi hevâ ve hevesini, kötü duygularını
               ilah edinmiş, kendi zevkinin sevdasına düşerek Hak’tan ve hakikatten (İslami
               hayattan) uzaklaşmıştır. Diğer bir âyet-i kerimede ise: “(Allah’ı unutup) kötü
               duygularını (heva ve heveslerini) kendisine ilah edinen kimseyi gördün mü? Sen
                                                  102
               (Resülüm) onu koruyucu olabilir misin?”  Heva, İslam’a uymayan her çeşit istek
               ve davranıştır. Vahye karşı gelip Allah’ın ilahlık ve Rabliğini kabul etmeyenlerin
               en  büyük  putudur.  Yüce  Allah’ı  Rab  ve  kendilerini  de  O’nun  kulları  olarak
               tanımayanlar; bazen kötü arzularını Allah’ın buyruklarına tercih ederler. Böylece
               hevalarını Rab durumuna getirmiş olurlar. 103
                     Akıl ve hür iradesini, hiçbir zaman İslam’da ve imanda kullanmayacağını
               bilen Yüce Rabbimiz, onu şaşırtmış, kulağını ve kalbini mühürlemiştir. Öğüt
               dinlemez ve Hakka inanmaz. Gözüne perde çekmiştir, ibret bakışıyla da
               bakamaz. Çünkü hevâ ve şehvet, gözü kör, kulağı sağır, kalbi de duygusuz eder.
               O kimse bilgin (âlim) de olsa, ilmine rağmen hakkı duymaz olur. Artık Allah’tan
               başka onu kim doğru yola (hidâyete) getirebilir? Bunları akıllı insanın düşünüp
               öğüt alması gerekmez mi? 104








               100-En’am, 6/117.
               101-Casiye, 45/23.
               102-Furkan, 25/43.
               103-Feyzû’l-Furkan, s. 376.
               104-Câsiye, 45/23, Elmalılı, c. 7, s. 98-99, Azim Dağıtım.
   335   336   337   338   339   340   341   342   343   344   345