Page 307 - Büyük İslam Akaidi
P. 307

BÜYÜK İSLAM AKAİDİ









                                                                                   299
                                                        35
                  “Çünkü Rabbin istediğini hakkıyla yapandır”  buyrulmuştur.
                  Diğer bir âyet-i celîle’de ise: “Allah dilemedikçe siz hiçbir şey di-
            leyemezsiniz.” 36
                  Nitekim Hz. Meryem, hiçbir erkekle ilişkisi olmadığı halde nasıl çocuk
            doğuracağını  sorunca,  Allah  Teâlâ:  “Bu  böyledir,  Allah  dilediğini yaratır.  O
            bir şeyin olmasını hükmedince, O’na sadece “ol” der ve o da hemen oluverir”
            buyurmuştur. 37
                  Allah Teâlâ’nın izni olmadan hiçbir şey olmaz. Meselâ, hiçbir şey mü’mine
                         38
                                              39
            zarar veremez.  Ağaçlar meyve veremez.  Sihir-büyü hiç kimseye zarar veremez. 40
                  Kur’an-ı Kerim’de irade kavramı 138 yerde geçmektedir. Bu hem Allah
            Teâlâ’nın hem de kulun iradesini kapsamaktadır.
                  İrade Allah Teâlâ için olunca küllî, kul için olunca ise cüz’î olur. 41
                  Allah Teâlâ’nın iki türlü iradesi vardır:

                  a) Tekvînî İrade (Yaratma ve yapma ile ilgili)
                  Bu irade bütün yaratıkları kapsamaktadır. Hangi şeye yönelik gerçekleşirse
            o mutlaka olur. Olmaması asla düşünülemez.
                  Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Biz bir şeyin (olmasını) istediğimiz zaman
            ona sözümüz sadece “ol” dememizdir ve (o da) hemen oluverir”  anlamındaki
                                                                    42
            âyet-i kerime’de bildirilen irade tekvînî iradedir.


















            35-Hûd, 11/107; Burûc, 85/16.
            36-İnsan, 76/30.
            37-Âl-i İmran, 3/47; Yasîn, 36/82.
            38-Mücadele, 58/10.
            39-İbrahim, 14/25.
            40-Bakara, 2/102.
            41-Dini Kavramlar Sözlüğü, s. 319, Heyet.
            42-En-Nahl, 16/40.
   302   303   304   305   306   307   308   309   310   311   312