Page 269 - Büyük İslam Akaidi
P. 269

BÜYÜK İSLAM AKAİDİ









                                                                                   261
                  Âlim, sûfî, filozof, mezhep imamı, tarikat kurucusu, şeyh ve lider gibi
            kimselere günahsız (masum) ve hatasız gözüyle bakılamaz, yüzde yüz kurtulmuş,
            cenneti hak etmiş kabul edilemez. 20
                  Hiçbir  Müslüman  hakkında  “mutlaka  cennetliktir”  veya  “mutlaka
            cehennemliktir” diye kesin bir hüküm veremeyiz. Ancak Fahri Kâinat Efendimiz
            aleyhis-selam’ın kendi zamanındaki belli kişiler (aşere-i mübeşşere=cennetle
            müjdelenen on kişi gibi) hakkında söyledikleri hariç (müstesnâ)tir. Biz, kendimiz
            de dâhil kimsenin Allah nezdindeki derecesini ve âkıbetini bilemeyiz. 21
                  Sadece iyiler hakkında ümitliyiz. Kötü davranışlarını gördüklerimiz için
            de endişeli oluruz. 22
                  Resûlullah aleyhis-selam şöyle buyurmuştur: “İçinizden biri Müslüman
            kardeşinizi ille de övmek istiyorsa, kesin konuşmayıp şöyle desin: Falanı şöyle
            şöyle zannediyorum fakat Allah’a karşı kimseyi temize çıkarmıyorum.” 23
                  Bazı  Müslümanlar  vardır  ki  bilgisizlikleri  ve  iradesizlikleri  yüzünden
            belli kişiler hakkında aşırı derecede övgü ve tezkiyede bulunurlar. Onlara göre
            bu insanlar ermiştir ve evliyâullah’tır=Allah’ın velî kuludur. Kıyamet günü
            şefaatleriyle kurtularak eteklerine yapışarak cennete gireceklerine inanırlar.
                  Peki, Yüce Allah’ın bu kimseleri dost olarak kabul ettiğini, yani bunların
            kulluklarını (iman ve ihlâslarını) kabule şâyan gördüğünü nereden ve nasıl
            bileceğiz? Bunu kim garanti edebilir? 24
                  Kur’an- Kerim’de bir peygamberin veya velî’nin mâneviyatından yardım
            istenebileceğinden bahsedilmemektedir.  Fıkıh âlimlerinin çoğu ise bunun
                                               25
            mekruh olduğunu söylemekle yetinmişlerdir. 26
                  Tövbe âyetlerinde herhangi bir aracıdan bahsedilmemekte, aksine
            doğrudan Allah’tan mağfiret talep edilmesi istenmektedir. 27











            20-Prof. Dr. Bekir Topaloğlu, a.g.e., s. 106.
            21-Prof. Dr. Bekir Topaloğlu, a.g.e., s. 106.
            22-Prof. Dr. Bekir Topaloğlu, a.g.e., s. 106.
            23-Buhari, Şehâdât, 16; Müslim, Zühd, 14.
            24-Prof. Dr. B. Topaloğlu, a.g.e., s. 107.
            25-DİA, 23/363.
            26-Merginânî, el-Hidâye, c. IV, s. 96, İstanbul, 1986.
            27-M. F. Abdülbâki, el-Mu’cem, “tvb”, “ğfr” md.
   264   265   266   267   268   269   270   271   272   273   274