Page 242 - Büyük İslam Akaidi
P. 242

BÜYÜK İSLAM AKAİDİ









         234
                     3- Hz. MUHAMMED (Aleyhis-selam): Âlemlere rahmet olarak
               gönderilen Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), yaratılmışların en çok sevileni, bütün
               peygamberlerin en üstünü, yolundan gidenlerin şefaatçisi ve insanların en güzel
               ahlâklısıdır.
                     Hergün milyarlarca Müslümanın saygıyla hatırlayıp salâtü selamlar
               okuduğu, aziz, latîf ve mübarek ruhlarına dualar eşliğinde günde onbinlerce
               hatmi şeriflerin bağışlandığı Resül-ü Ekrem Efendimiz (s.a.v.), Allah’ın Habîbi
               ve kalplerimizin tabibidir. O, iki cihan güneşi, hiç yalan söylememiş, haksızlık
               etmemiş ve puta tapmamış tek önderimizdir.
                     Bütün zorluklara rağmen, İslam davasından asla taviz vermemiş, Ensar
               ile Muhaciler arasında İslam kardeşliğini sevgi ve fedakârlık esaslarıyla kurmuş,
               bedevî kabilelerden dünyada eşi görülmemiş İslam ahlâkıyla eğitilmiş, medenî ve
               örnek bir toplum meydana getirmiştir.
                     Kısa zamanda putlara tapan cahiliye toplumunu, İslam’ın tevhîd inancıyla,
               adalet ve dürüstlük ilkeleriyle birleştirmiş ve İslam Devleti’ni Allah’ın lütfuyla
               kurmuştur.
                     İşte Fahr-i Kâinat Efendimizin en üstün vasıflarla yaratılması, en güzel söz
               ve davranışlarıyla insanların gönüllerini kazanması, kendisine en ağır hakaret ve
               kötülüklerde bulunanları bile affetmesi Allah’ın varlığına ve birliğine en büyük
               delildir.
                     Allah’ımızın en mübarek kulu ve en değerli elçisi olması, O’nun yardımlarıyla
               anlatılanları başarması, Allah’ın varlığına inanmayanlara canlı bir örnektir. Akıl
               sahiplerine bu üç delilin bile Allah’ın birliğini ve benzersizliğini isbata yeterli
               olacağına inanarak onları insafa ve imana davet ediyorum. Rabbimizin yarattığı
               insanların parmaklarının izleri bile birbirinden farklıdır. Bunlar bir tesadüf
               olabilir mi?
                     Bu güzel sözle bu konuyu bitirelim:
                     (Ve fî külli şeyin lehü âyetün; tedellü alâ ennehü vâhidün.) = Her şeyde
               O'nun (Allah'ın) bir alâmeti vardır. O'nun bir olduğuna (her şey) delâlet (işaret)
               etmektedir. 192











               192-(Bkz. Elmalılı, c. 9, s. 519)
   237   238   239   240   241   242   243   244   245   246   247