Page 544 - Büyük İslam Akaidi
P. 544
BÜYÜK İSLAM AKAİDİ
536
Her şeyi yaratan, rızıklandıran, besleyip büyüten, yaşatan, öldüren ve
dirilten Allah Teâlâ olduğu için, eceli belirleyen de O’dur. Nitekim bir âyet-i
kerimede bu hususu şöyle beyan buyurmuştur: “Aranızda ölümü takdir (ve vaktini
tayin) eden biziz.” 6
İnsanın dünyada eceli demek, ölümüne kadar ömrünün müddeti veya onun
sonu (yani) ölüm anı demektir. Öldüğü anda bu ecel gelmiş ve ölüm, her ne sebeple
olursa olsun, ecel yetmiş ve ömür bitmiş olur. 7
Ehl-i Sünnet âlimlerine göre ecel birdir. Hiçbir sebeple değişmez. İnsan
(veya bir canlı) hangi şekilde ölürse ölsün, onun eceli öyle takdir buyrulmuştur.
İster yatakta, ister herhangi bir kazada ölsün, ister bir vahşi hayvana yiyecek olsun
veya birisi tarafından öldürülsün o yine de kendi eceliyle ölmüştür. Çünkü ecel,
hayatın kesin olarak bittiği andır. Eğer öldürülmemiş olsaydı, o anda tabii veya
bir başka biçimde; mesela kalbinin durmasıyla ölecekti. Bunun ecelini Yüce Allah
böyle takdir buyurmuştur denilir.Yani katil o kişiyi öldürmekle onun ecelini
öne almış değildir. Katilin cezayı hak etmesinin sebebi de, Allah’ın yasaklarına
uymayıp haram olan bir suçu, kendi isteği ile yapmış olmasındandır. Onun bu
seçimi üzerine de (Sünnetullah diye ifade edilen tabiat kanunlarına göre) Yüce
Allah ölüm denen sonucu yaratmış olmaktadır. 8
Bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Zinanın ve her yürlü
kötülüğün açığına da gizlisine de yaklaşmayın. Ve Allah’ın yasakladığı (haram
ettiği) cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah’ın size emrettikleridir.
Umulur ki düşünüp anlarsınız.” 9
Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın izni olmadıkça hiçbir nefsin ölmeyeceği;
ölümün vakti tayin edilmiş bir yazıya göre meydana geldiği bildirilmiştir. Ayrıca
10
eceli gelenin mutlaka o anda öleceği belirtilmiştir. 11
Ehl-i Sünnet âlimlerine göre insanın ömrü uzamaz ve kısalmaz. 12
Ecelde hiçbir sebeple değişme olmaz. “Bir canlının ömrünün uzatılması
da kısaltılması da mutlaka yazılıdır…” âyeti için herkesin ömrünün ne kadar
13
olacğı (senesi, ayı ve günü) herbiri mutlaka ilahî ilimde takdir edilmiş ve levh-i
mahfuzda yazılmış olarak meydana gelir. 14
6-Vakıa, 56/60.
7-Elmalılı Tefsiri, c. 3, s. 425, Azim Dağıtım.
8-Diyanet İlmihali, c. 1, s. 140, Heyet; D. İslâm Akâidi, s. 653, Prof. Dr. Mehmet Bulut.
9-En’âm, 6/151.
10-Âl-i İmran, 3/145.
11-Münafikûn, 66/11, Yunus, 10/49, Hicr, 15/5.
12-DİA, c. 10, s. 382.
13-Fâtır, 35/11.
14-Elmalılı Tefsiri, c. 6, s. 419, Azim Dağıtım.