Page 54 - Büyük İslam Akaidi
P. 54

BÜYÜK İSLAM AKAİDİ







               makinesini çalıştırmasından da anlıyoruz.
          46         İnsan, beden ve ruh (can)’tan meydana gelen bir varlıktır. İslam inancımıza
               göre ruh, ezelî olmayıp sonradan yaratılmıştır. O, bedenin tamamlayıcısıdır.
               İnsan ölünce ruh yaşamaya devam eder. Ahirette beden yeniden yaratılınca ruh
               tekrar ona iade edilecektir. İlahi sorguya muhatap olan, sorumluluk yüklenen
               ve mükellef olan ruhtur. Dünyadaki ameline göre mükâfat veya ceza görecektir.
                                                                 166
               İnsan ruhu dünya’ya gelmeden önce ruhlar âleminde idi.  Ruhun mahiyetini
               Allah bilir. 167
                     S.155 – Reenkarnasyon ve Tenasuh inancı ne demektir. İslam’da yeri
               var mıdır?
                     C.155 – Reenkarnasyon, “yeniden doğuş” demektir. Bu düşünce
               Hinduizm’deki karma inanca dayanır. Bu, İslam’da “tenâsüh” ve “ruh göçü” diye
               bilinir. Bu inanca göre ölen insanın ruhu beden değiştirerek dünya’ya tekrar tekrar
               gelecektir. Ruh göçü inancı daha çok Hindistan ve Çin de görülmektedir. 168
                                                                                 169
                     Kur’an-ı Kerim’de ruh göçünün olmadığı kesin olarak bildirilmiştir.
               İslam inancına göre; yaşayan insan eceli gelince ölür, sonra kabirde diriltilir; ilk
               sorgudan sonra tekrar ölür ve kıyametten sonra tekrar diriltilir. 170
                     S.156 – Rabıta nedir? Kaç kısımdır?
                     C.156 – Rabıta, sözlükte “bağ ve ilişki” anlamına gelir. Tasavvufta ise,
               müridin zihninde tefekkür ve hayal gücünü kullanarak mürşidiyle beraberlik
               halinde olmasıdır. Mürid, şeyhinden feyz almak için; bazen kendisini hayalen
               canlı tutarak, hayalen (mürşidiyle) hemhâl olarak (aynı halde) o ilmi, takvası ve
               maneviyatı gerçekten yüksek olan zâtın nurundan ve feyzinden nasiplenmesi ki
               buna rabıta-i muhabbet=sevgi bağı denir. Rabıta manevi beraberliktir. Gönüllerin
               bir olması ve kaynaşmasıdır. Buna da Rabıta-i kalbiye denir. Bu ise müridi,
               şeyhinin hali ile hâllenmeye götürür. Rabıta kelimesi, “Nakşibendiye”ye aittir.
               Diğer tarikatlarda ise anlam olarak vardır. 171
                     S.157 – Tasavvufî düşüncede rabıta nasıl ve niçin yapılır?
                     C.157  –  Dervişin  zikrederken,  ibadet  halindeyken, gönlünden  dünyayı
               ve dünyaya ait her şeyi çıkarıp kalbini arıtmak için gözleri kapalı olarak şeyhini,
               gönül gözüne getirip ona kalbini bağlaması demektir.
                     Derviş, rabıtayla gönlünü (peygamberimiz aleyhis-selam’ın izinden giden)
               mürşidine, onun vasıtasıyla Hz. Muhammed aleyhis-selam’a ve o vesile ile de




               166-Dini Kavramlar Sözlüğü, s. 560-561, Heyet.
               167-İsrâ, 17/85; Et-Tarifat, s. 116, S. Ş. Cürcanî.
               168-Bkz. Ramazan Altıntaş, a.g.e., s. 203-206; Dini Kavramlar Sözlüğü, s. 560-561, Heyet.
               169-Mü’minûn, 23/99-100.
               170-Ebü’l-Muîn en-Nesefî, Tebsıratü’l-Edille, 2/764.
               171-Dini Kavramlar Sözlüğü, s. 542, Heyet.
               172-Kitabu’t-Ta’rifât (Arapça-Türkçe Terimler Sözlüğü),  Seyyid Şerif Curcâni, s. 112, Terc. Ârif Erkan,
               Bahar yayınları, 1. Baskı, 1997, İst.
   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59