Page 373 - Büyük İslam Akaidi
P. 373
BÜYÜK İSLAM AKAİDİ
365
İSLAM ÂLİMLERİNE GÖRE KUR’AN-I KERİM’E İMANIN
GEÇERLİ OLMASININ ŞARTLARI
1- Kur’an, lafzı (söz) ve manâsıyla Allah Teâlâ’nın kelâmıdır. Cebrail aleyhis-
selam vasıtasıyla son peygamber Hz. Muhammed aleyhis-selam’a vahyedilmiş ve
tevâtür yoluyla daha sonraki nesillere Allah’tan geldiği şekliyle ulaşmıştır. Bugün
de elde mevcut olan Kur’an-ı Kerim hiçbir değişikliğe uğramamıştır.
2- Kur’an, ilahi kitapların sonucusudur. Geçmiş ilahi kitapların asıllarını
tasdik etmekle birlikte hükümlerini yürürlükten kaldırmıştır.
3- Kur’an, lafzı (sözü) ve manâsı itibariyle erişilmez, mûciz (çaresiz bırakan)
olup benzerinin meydana getirilmesi imkânsızdır. Lafzı itibariyle de mûcizedir.
Çünkü Arap edebiyatı açısından erişilmez harika bir nâzım güzelliğine ve
üstünlüğüne sahiptir.
Kur’an-ı Kerim manâsı, yani muhtevâsı yönü ile de mûcizedir. Çünkü
kâinatın yaratılış ve işleyişinden tutunuz da fert ve toplum olarak insanların çeşitli
yetenek ve davranışları hakkında verdiği bilgiler günümüzün bilim adamları
tarafından da büyük bir hayranlık ve takdirle karşılanmaktadır.
4- Kur’an-ı Kerim’in insanlara helal ve haram kıldığı hususlar doğru ve
tam isabetli olup hepsi onların sağlık, barış, huzur ve mutluluğunu sağlamaya
yöneliktir. Bu sebeple Kur’an’ın bütün buyruklarına tam bir teslimiyetle uymak
imanın bir gereğidir.
5- Kur’an; fert, toplum ve millet bazında olmak üzere insanları dini ve
dünyevî bakımdan ıslah etmeyi amaçlar. Bunun için de inanç, ibadet, ahlâk ve bazı
dünyevî konulara ait doğru hükümleri açıklayıp onlara uyulmasını emrederken
bâtıl ve yanlış hükümleri de yasaklamaktadır.
6- Kur’an-ı Kerim hem dinî, hem de dünyevî konularda doğruya isabetin
kesin bilgiye ve delile sahip olmakla mümkün olduğunu açıklar. Kesin bilgiye
dayanmayan iddiaları geçersiz kabul eder. Bu sebeple de her konuda akıl
yürüterek, gözlem ve deney yaparak bilgi üretmeyi insana temel bir görev olarak
verir. Peygamberimiz aleyhis-selam Kur’an-ı Kerim’i vahiy olarak almış,
357
kendisinden hiçbir şey ilave etmeden ve hiçbir şey eksiltmeden onu aldığı şekliyle
aynen ümmetine tebliğ etmiş (ulaştırmış)tır.
357-Prof. Dr. Yusuf Ş. Yavuz, a.g.e., s. 225, 226; Ayrıca bkz. Halîmî el-Minhâc fî şu’abi’l-iman, c. 1, s. 317;
Şevkânî, Fethu’l-Kadîr, c. 2, s. 114, 134, 259, 478; Tirmizi, Sevâbü’l-Kur’an, 20; Beyhakî, Şu’abü’l-Îman, c.
1, s. 185-194.