Page 565 - Büyük İslam Akaidi
P. 565

BÜYÜK İSLAM AKAİDİ









                                                                                   557
                  Sözlükte: Derin kuyu, hayırsız ve uğursuz anlamlarına gelir. Dini bir terim
                                                                     1
            olarak cehennem; âhirette imansızların devamlı olarak kalacakları  ve günahkâr
            mü’minlerin de günahları miktarınca içinde bulunacakları cezalandırma yeridir.
                  Kur’an-ı Kerim’in 77 âyetinde cehennem kelimesi, âhiretteki her çeşit
            azabı, cezayı, yerlerini ve uygulanış biçimlerini kapsamaktadır.
                  Cehennemin ebediliğini ve kâfirlerin orada sonsuz kalacağını bildiren
            âyetler: el-Bakara, 2/39; Âli İmran, 3/116; Maide, 5/37; Yunus, 10/27; Zümer,
            39/72; Ahzab, 33/65; Cinn, 72/23; Mücadele, 58/17; Zuhruf, 43/74-75; el-
            Beyyine, 98/6’dır. Ehl-i Sünnet âlimleri, cennet ve cehennemin ebedi olduğunu
                        2
            kabul ederler  ve (kişi) “cehennem azabını ruh ve beden ile birlikte çekecektir”
            derler. 3
                  Kur’an-ı Kerim’de pek çok âyet-i kerime’de kâfirlerin cehennemdeki çok
            acıklı durumları anlatılır. İçecekleri kaynar su ve irindir.  Bir âyette ise inkârcılara:
                                                           4
            “Âyetlerimizi inkâr edenleri, hiç şüphesiz onları ateşe atacağız. Derileri piştikçe
            (her defasında yeniden) azabı tatmaları için onları başka (taze) derilerle
            değiştireceğiz. Şüphesiz ki Allah mutlak gâlip ve hâkimdir” buyrulmaktadır. 5
                  Aşağıdaki âyet-i kerimelerde ise:
                                                                           َ
                                َ
                                                         َُ
                                                           َّ
                         َ ُ َ ً َ َ  َ َ      َ  ً   َ ْ َ َ َ َ    َ ْ  َ َ َ َّ
                                                                             ّٰ
                        نوديل ادباايهف نيدلاخ ٠ايعس ملدعاو نيرفكلا نعل لا نِا
                                       ۪ ۪ ِ
                                                                    ِ
                                                     ۪
                              ِ
                                                                  ۪
                                                                           َ
                                                                          َ َ ًّ َ
                                                                     ً
                                                                     ا
                                                                   * يصنلوايلو
                                                                               ِ
                                                                        ۪









            1-en-Nisâ, 4/169; el-Ahzab, 33/65.
            2-Kelâm, s. 491, Ş. Gölcük ve S. Toprak.
            3-Dini Kavramlar Sözlüğü, s. 88, Heyet; Diyanet İlmihali, c. 1, s. 130, Heyet.
            4-en-Nebe, 78/25.
            5-en-Nisâ, 4/56.
   560   561   562   563   564   565   566   567   568   569   570